Kolajen bir protein türü olarak biliniyor. Cilt, eklem ve saç sağlığını desteklemeyi uman pek çok insan kolajen ise takviyelerine başvuruyor. Çoğu kişi sabah kahvesine, çayına veya smoothie’lerine kolajen tozu ekleyerek güne başlıyor.
Kolajen takviyelerinin ve diğer kolajen ürünlerinin kullanımı artıyor olsa kolajenin gerçekte ne işe yaradığına dair kafasında soru işaretleri olanlar da mevcut. Kolajene dair soruları yanıtlıyoruz…
Kolajen vücudunuzda en bol bulunan protein olarak biliniyor. Tendon, cilt ve kas dahil olmak üzere çeşitli vücut kısımlarını oluşturan bağ dokularının ana bileşeni olarak yer alıyor (1). Kolajen, cildinize yapı sağlamak ve kemiklerinizi güçlendirmek dahil olmak üzere birçok önemli rolü üstleniyor (2).
28 tip kolajen türü bulunuyor, ancak en yaygın dört tanesi ise aşağıdakileri içeriyor (1):
Tip I: Tüm bağ dokusunda bulunan en yaygın tiptir.
Tip II: Eklemlerde ve omurlar arası disklerde bulunur.
Tip III: Cildinizde ve kan damarlarınızda bulunan retiküler liflerin ana bileşenidir.
Tip lV: böbreklerinizin, iç kulağınızın ve göz merceğinizin bir bileşenidir.
Yaşlandıkça, kolajen üretiminiz doğal olarak azalıyor. Bu değişik ise kırışıklıklar ve kuru, sarkık bir cilt gibi yaşlanmanın karakteristik belirtilerine yol açabilyor. İskelet sisteminde bulunan kolajenin bütünlüğü de yaşla birlikte azalırken kemik gücünde de azalma olabiliyor (3,4).
Yaşlandıkça kolajen kaybı ve hasarı kaçınılmaz olsa da belirli beslenme ve yaşam tarzı faktörleri bu süreci etkileyebiliyor. Örneğin, sigara içmek kolajeni olumsuz etkileyebiliyor; cildin yaşlanmasına, kırışıklıklara ve elastikiyet kaybına neden olabiliyor. Aşırı alkol almanın da kolajen üretimini azaltarak ve cilt onarım mekanizmalarına zarar vererek cilt yaşlanmasını hızlandırabildiği düşünülüyor (5, 6).
Aşırı güneşe maruz kalmak da kolajen üretimini etkileyebiliyor. Bu nedenle güneş koruyucu kullanmak ve aşırı güneşe maruz kalmaktan kaçınmak, erken cilt yaşlanması belirtilerini önlemeye yardımcı olabiliyor (7).
Kolajen pek çok araştırmaya konu olmasıyla öne çıkıyor. Bu araştırmalardan yola çıkarak kolajenin potansiyel etkilerine değinecek olursak…
Kolajen takviyeleri alan bazı kişiler, ciltlerinin görünümünü ve genel sağlığını iyileştirmek istiyor. Birçoğu, kolajen takviyelerinin cilde nem ekleyerek, kırışıklıkları azaltarak ve elastikiyeti artırarak yaşlanmanın etkilerini azaltmaya yardımcı olabileceğine inanıyor.
Bu iddiaları destekleyecek bazı kanıtlar elbette var. Örneğin, Journal of Medical Nutrition and Nutraceuticals’da yer alan bir çalışmada birkaç kadına çeşitli vitamin, mineral, hidrolize kolajen ve hyaluronik asit içeren bir karışım veriliyor. Kontrol grubundakilerle karşılaştırıldığında bu karışımı içen kadınların kırışıklıklarının derinliğinde önemli ölçüde azalma görülüyor. Katılımcıların cilt hidrasyonu ve elastikiyeti de önemli ölçüde iyileşiyor (8).
Skin Pharmacology and Physiology dergisinde yer alan bir başka benzer çalışma ise kolajen takviyelerinin kadın cildi üzerindeki etkilerini inceliyor. Bu çalışmada kadınlar 8 hafta boyunca kolajen takviyesi ya da plasebo alıyor. Kolajen takviyesi alan kadınların cilt esnekliğinin ve nem seviyelerinin daha yüksek olduğu görülüyor (9).
Yaşlandıkça eklemlerin süngerimsi kıkırdaklarında aşınma başladığı biliniyor. Kolajen takviyelerinin eklemlerdeki kıkırdak bozulmasını onarmaya veya önlemeye yardımcı olabileceğini gösteren bazı kanıtlar bulunuyor.
Kolajen takviyesiyle ilgili araştırmaları gözden geçiren bir inceleme; hidrolize kolajen takviyesi kullanmanın eklem sağlığını geliştirmeye yardımcı olduğunu belirtiyor. Ayrıca osteoporoz ve osteoartriti olan kişilerde potansiyel olarak kemik yoğunluğunun bir miktar geri kazanıldığı da aktarılıyor. İnceleme eklem ağrısını azaltmaya da yardımcı olabildiğini gösteriyor (10).
Kolajen takviyesi kullanmanın kas kütlesini artırmaya yardımcı olabileceğini gösteren bazı bulgular da mevcut. Toplam 53 erkek katılımcının yer aldığı küçük bir çalışma, egzersiz yaparken kolajen takviyesi almanın olumlu etkilerini ortaya çıkarıyor. Katılımcılar çalışma boyunca günde 15 gram kolajen veya plasebo alıyor. Ayrıca 12 hafta boyunca düzenli egzersiz yapıyor. Bu sürenin sonunda, kolajen takviyeleri alanların kas kütlesi ve gücünde; plasebo alanlara göre önemli ölçüde daha belirgin bir artış görülüyor. Araştırmacıların teorisi ise kolajenin kas büyümesinden sorumlu proteinlerin üretimini uyarmaya yardımcı olması (11). Bu çalışma ümit verici olsa da kolajenin kas büyümesi üzerindeki olumlu etkilerini tam olarak belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor.
Kişi yaşlandıkça ve kolajen üretimi yavaşladıkça; kemikleri güçlü ve destekli tutmak için gerekli kolajen sağlanamayabiliyor ve kemikler zayıflayabiliyor. Klinik bir çalışmaya göre, menopoz sonrası bir yıl boyunca günlük olarak kolajen takviyesi alanların 12 ayda kemik yoğunluğu da artıyor (12).